14 Eylül 2022 Çarşamba

Week-End

 



Week-End; senaryo ve yönetmenliği Jean-Luc Godard tarafından yapılan 1967 yılında vizyona giren bir film. Filmin afişinde week ve end kelimeleri ayrı yazılmıştır.  Her ne kadar İngilizce hafta sonu anlamına gelen weekend olarak anlaşılsa da hafta ve son diye ayrı ayrı düşünülmesi gerekiyor. Filmin başlığı bir şeylerin son bulacağını işaret ediyor. Filmde gelişen olaylar hafta sonu geçiyor ve dramatik bir şekilde sonlanıyor. Film son yerine sinemanın sonu diye bitmektedir.

Filmde; Fransız çift Roland ve Corinne bir hafta sonu, Corinne’nin babasından kalan mirası almak için yola çıkıyorlar. Yol boyunca trafik sıkışıklığı, araba kazaları ve hippiler ile karşılaşırlar. Film başlangıcı, sonu olan tek bir hikâyeden oluşmuyor ve farklı olaylar zamandan bağımsız bir araya geliyor.

Yönetmen filmi hurda yığınları arasında bulunmuş şeklinde niteleyerek kurgudan uzak olduğunu belirtir. Filmin bir sahnesine Roland ve Corinne otostop çekerken araç şoförüne filmden bir sahnede misiniz?  diye sorması seyirciye gerçek ve kurgu arasındaki farkı idrak ettirmektedir.

Roland ve Corinne arasındaki karmaşık ilişki filmin başında verilmektedir. Corinne’nin babası hastanede yatmaktadır ve yolculuk   Roland ve Corinne’in babasının mirasını almak için yapılmaktadır. Yol boyunca trafik sıkışıklığı vardır ve Roland ve Corinne dar yoldan hızlıca ilerlemektedirler. Yönetmen yol boyunca bir dizi araçları ve farklı tipleri ve kaza yapmış araçları göstermektedir.  Trafik sıkışıklığı esnasında kamera araçları yandan çekmekte ve sonradan sıkışıklığın nedeni ne olduğu anlaşılır.  Filmin başından beri çok sayıda Roland ve Corinne  birkaç trafik kazası yapalar ve karşı tarafa kaba davranırlar. Bir kazada Corinne’in kazadan sonrası çantasını araması bir kapitalist bir davranışı öne çıkarmaktadır. Kaza olmuş ölümden dönülmüş ama hala maddiyat peşindedir.

Filmde epizodik anlatım tercih edilmiştir. Başlangıç epizotlardan bir tanesi sınıfların çatışması şeklinde yazılı olarak verilmektedir.

Filmde; acelecilik, başıbozukluk, başkasını umursamama ve bencillik öne çıkmaktadır. Tecavüz ve ölüm sahneleri yazıyla verilmek suretiyle gizlenmektedir. Filmdeki yaralı insan sahnelerinde kan gerçek değil de kırmızı bir boya olduğu işlenerek seyirciye sinemada olduğu hissi veriliyor.

Annesi mirastan pay vermeye yanaşmaz ve onu öldürürler.  Hippilerin eline düşerler, Roland hippiler tarafından pişirilir, Corinne’e ikram edilir ve tekrar istediği sahne ile film son bulur.

 

İsmail Çakmak

17 Nisan 2022

KARS


1 Mayıs 2022 Pazar

KİRAZIN TADI: TASTE OF CHERRY

 

Acımı anlayabilir ama hissedemezsiniz

KİRAZIN TADI


Senaryo yazarlığı ve  yönetmenliği  Abbas Kiarostami tarafından yapılan Kirazın Tadı(Taste of Cherry) filmi 1997 yılında çekilmiştir. İntihar etmeyi düşünen ana karakter Badii(Homayoun Ershadi) bir şekilde intihar ettikten sonra mezarına toprak atacak birisini, daha doğrusu kendisini defnedecek kişiyi, 4X4 çeker Range Rover marka araçla birlikte arar.  Filmin diyalogları bu araca almış olduğu; kürt kökenli asker(Afshin Khorshid Bakhtiari), Afgan kökenli İlahiyatçı(Mir Hossein Noori) ve bir müzede tahnitçi olarak çalışan Türk kökenli Bagheri(Abdolrahman Bagheri) arasında geçer. Araca en son tahnitçi Bagheri biner ve aralarında geçen uzun diyalogların sonunda Bagheri:

Bütün umudunuzu mu kaybettiniz? Sabah uyandığınızda gökyüzüne baktınız mı hiç? Şafakta güneşin doğuşunu görmek istemez misiniz? Yıldızları görmeyi istemiyor musunuz? Dolunaylı geceyi, yeniden görmek istemez misiniz? Kirazların tadından vaz mı geçmek istiyorsunuz?

İfadelerini kullanır. Film bu diyalogların canlandırılmasıyla sonlanır.  Film adını “Kirazların tadından vaz mı geçmek istiyorsunuz” şeklindeki bu son cümleden alıyor. Neden kiraz tadı? Kirazın tadını anlayabilmek için neredeyse filmin % 75’in izlemek gerekiyor. Aslında filmin başından sonuna kadar ana karakterin neden ölmek istediği belli değildir. Maddi sıkıntısı olmadığı kesin. Zira kendisinin gömülmesine yardımcı olacak kişiye para teklif ediyor. Kiraz Yunan mitolojisinde doğum ve yenilenme, Çin mitolojisindeki anlamı ise ölümsüzlük. Dünyada en fazla Kirazın yetiştiği ülkeler Türkiye, ABD ve İran. Filmde uyku ilacını fazlaca alıp, kendi kazdığı mezarına yatarak üzerine toprak atılmasını talep eden ve bunun için arayışa giren Badii beyin gerçekten ölmek istediği bir muamma.

Bagheri, dut ağacında kendini asmayı planlamış ama başarılı olamayınca dut meyvesinin tadını keşfederek eyleminden vazgeçtiğini belirtir. Badii bir ağacın dibinde kendi mezarını kazmıştır. Ancak filmin sonunda sadece ağaç görünür ve mezar hiç görünmez. Bu ağacın da kiraz ağacı olup olmadığı net değil.  Baghari dut meyvesi tadından dolayı intihardan vazgeçtiğini belirtir ama Bedii’ye kiraz tadını önerir. Nisan ayında dut ve Haziran ayında ise kiraz hasadı başlar. Burada zaman mevhumu da bu şekilde işlenmiştir. Benzer şekilde araca binen karakterler;  asker genç, ilahiyatçı orta yaşlı ve tahnitçi ise yaşlıdır.  

Film boyunca tüm karakterler çalışıyor veya çocuklar oynuyor. Kısacası Badii dışında herkesin bir işi var. Bu Badii’nin boşlukta ve bir arayış içinde olduğunu gösteriyor. Badii kendisini defnedecek ve 20 kürek toprak atacak birini ararken bir sahnede kürekleri ile çalışan mavi gömlekli işçiler gözüküyor.  Filmin bu sahnelerine kadar onuncuların elbiseleri dâhil hep toprak renginde. Fakat bu sahnede birden işçilerin mavi gömlek giydiğini görmekteyiz.  Buraya kadar olan sahnelerde ana karakter ve oyuncuların yüzü hiç gülmezken burada işçiler hem gülüyor hem de Badii’nin yoldan çıkan aracının yola çıkarmak için yardımcı oluyorlar. Bu sahne dışında iki sahnede de elinde kürek tutan insanlar var. Bunlardan biri su kuyusu yanında diğeri ise müzededir. Badii kendisine 20 kürek toprak atacak birilerini ararken hiç bu insanlara teklif götürmüyor.  Badii aslında boşlukta ve kendisini bu boşluktan kurtaracak kişiyi arıyor. Zira Badii’nin filmin proloğunda görünen bir çok insana teklif götürmemektedir. Belki de intihar etmekten çok kendisini depresyondan veya içindeki ruh halinden kurtaracak birini aramakta.

Film genelde çorak toprak arazide geçiyor ve su kuyuları veya su depolarını  görmekteyiz. Su hayatın devam etmesi için gerekli olan bileşenlerden en önemlisidir.  Film turuncu,  kızıl ve kahve renginin tonların bir arazide geçmektedir.

Filmde Badii teklif götürdüğü karakterler ile aynı karede gözükmemektedir. Bu da ana karakterin yalnız ve içine kapanık olduğunu gösterir. En önemlisi kendisinin kazdığı çukur hiç gözükmezken sadece final sahnesinde kafası yakın plan çekim olarak gözükür.

Filmde Badii aracına aldığı ve teklif götürdüğü üç karakterin de etnik kimliklerini ortaya koyar. Kürt ve Afgan olanlar üzerinde bölgede devam eden savaşa atıfta bulunur. Asker karakteri savaşı ve ölümü temsil etmesine karşılık filmde kendisine getirilen tekliften sonra kaçar. İlahiyatçı ise görevi gereği nasihatte bulunur. Tahnitçin görevi de ölmüş bedeni canlı gibi göstermektir. Tahnitçi   Badii’yi uzun yollardan götürerek ve sürekli sağa dönmesini sağlayarak felsefi ve şiirsel olarak onu ikna etmeye çalışır.  Tahnitçi aslında hem kendi oğlunu hem de Badii’yi hayatta tutmaya düşünür.

Filmde minimalist anlatı tercih edilmiştir. Badii beyi canlandıran Homayoun Ershadi; 1947 doğumlu olup İtalya’da Mimarlık Eğitimi almış, İran’da uzun süre mimarlık yapmış, Tahran’da araç içinde iken yönetmen  Abbas Kiarostami tarafından keşfedilmiş ve ilk kez Kirazın Tadı filminde oynamıştır[1]. Burada kendisi oynadığı karaktere çok benzemektedir. Filmde sabit kamera kullanılmıştır. Çekimlerde zoom yoktur. Sesler doğal olarak kaydedilmiştir. Filmde zaman ilerledikçe heyecan artar.

Filmde Badii’nin taksi ile kazmış olduğu  mezara gelerek  yatar, dolunay görülür, gök gürler, yağmur yağar, ekran kararır ve anlatım burada sona erer. Sonraki sahnelerde kameraman, yönetmen ve Badii karakterini canlandıran Homayoun Ershadi görülür. Bu görüntüde Homayoun Ershadi kahve rengi bir gömlek giyer yanı bu görüntü eski çekimlere ait kamera arkası göruntüler. Zira Badii mezara girerken mavi gömlek giyer. Filmin sonunda Badii beyin ölüp ölmediği kesin değildir. Badii bey Bagheri’nin söylediği güneşin batışı, dolunay ve vb gerçekleştirmiş olması ölmemiş olabileği kanaatini kuvvetlendirir. Film  çok büyük oranda araç içindeki diyaloglardan oluşur ki büyük bir başarıdır. Mekan olarak aracın seçilmesi filmin çekildiği ülke olan İran’daki sansüre takılmama olabilir. Yönetmen Abbas Kiarostami ve diğer başarılı İranlı Yönetmener çoğu filmlerini yurt dışında çekmişlerdir.  Filmin ana karakterinin neden intihar etmeyi tercih ettiğinin ve filmin sonunun belli olmaması İran’daki sansür anlayışına bir eleştiri getiriyor. Filmdeki dış sahneler İran’ın o dönemdeki geri kalmışlığına bir eleştiri olarak yorumlanabilir.

 

1.       https://en.wikipedia.org/wiki/Homayoun_Ershadi


İsmail Çakmak, 1 Mayıs 2022, Kars

26 Şubat 2022 Cumartesi

MEASURE Of A MAN-BÜYÜMENİN ANATOMİSİ

 

Başrolde: Judy Greer,  Donald Sutherland,  Luke Wilson
Yönetmen: Jim Loach


Zorbalığa uğramış bir genç, kendi kendine tüm bu zorbalıklara karşı durabileceği bir yaz geçirir.

İMDB Puanı 6.4 2018 yapımı 1saat 40 dakikalık film. Film başta biraz durağan gitse de sinematografik açıdan  değerlendirildiğinde, sonuna doğru heyecan artıyor. Zorbalık yapan gençler ile ilgili fazla detay yok. Ayrıca Çocuğun babası ile ilgili de detaydan kaçınılmış.  



Week-End

  Week-End; senaryo ve yönetmenliği Jean-Luc Godard tarafından yapılan 1967 yılında vizyona giren bir film. Filmin afişinde week ve end kel...